Gunlugumuze hos geldiniz

Bu günlük, çevre sorunları ağırlıklı olarak düzenlenmiştir.

Konu ilginizi çekiyorsa yazar olarak da katkıda bulunabilirsiniz. Yazarların, yazı içeriklerinin orijinal (kendi gözlemlerine dayanan) fikirlerden oluşmasını bekleriz. Kes -yapıştır veya link vererek gönderilen yazıların yayınlanma şansı çok azdır.

Özlük haklarını zedeleme potansiyeli olan, din, politika gibi subjektif ve yoruma açık konularda yazmak isterseniz, burası sizin icin uygun yer DEĞİLDİR.

Her durumda, yazarın fikirleri bizim icin bağlayıcı olmayıp, sonuçları tamamen kendi sorumluluğundadır.

V. Onur















Cumartesi, Kasım 20, 2010

bizim gözümüzle izmir, bilge-volkan 2006-2010

merhaba,

İzmir'de geçirdiğimiz 4 yıl boyunca doğal olarak yerel kültürü ve insanları yakından tanıma fırsatımız oldu. Antik medeniyetler, doğal güzellikler, rum mübadelesi ve günümüz bölge insanının kırsal kesim de dahil olmak üzere geçmişinden kopmadan (belki de oradan da beslenerek) çok modern oluşu her zaman gözümüze çarpan ve bizim de ilgilendiğimiz unsurlar oldu. Bu gözlemlerimizi kendi çektiğimiz fotoğraflarla bir video yaparak paylaşmak istedik.

Selamlar

Perşembe, Kasım 18, 2010

bilge ile ispanya seyahati


Merhabalar,
Ekim ayında İspanya'ya yaptığımız seyahatte Madrid ve özellikle Toledo'da çektiğimiz fotoğrafları sizlerle paylaşmak istedik.İzlenmesi kolay ve daha eğlenceli olsun diye fotoğrafları video formatına getirip bir de müzikle destekledik.
İyi seyirler...
Bilge- Volkan

Çarşamba, Kasım 17, 2010

Eski Kitaplarınızı/ Ansiklopedilerinizi Atmayın

Dünya nereye gidiyor diye kendinize sık sık soruyor musunuz? Ben soruyorum şahsen, hem de yaşadığım her saniye...Bu soruyu durmadan kendime sormam için ortada pek çok sebep var, ama özellikle anne olduktan sonra gelecekle ilgili konular kafamı biraz daha kurcalamaya başladı. Benim çocuğum benim yaşıma geldiğinde beni ne kadar anlayacak, peki ben onu ne kadar anlayabileceğim? Dünyayı algılama tarzımız paralel olabilecek mi?
İnternet hayatımıza girdiğinden beri hem iş yaşamı hem de günlük yaşamlarımız ne kadar değişti hiç düşündünüz mü? Şahsen iş hayatına başladığımda internet çoktan iş yapış şekillerimize entegre olmuştu, dolayısı ile profesyonel hayatta internetin vardığını hiç bir zaman yadsımadım.
Ancak bugün bilgisayar ve internetin ev yaşamlarımızdaki ağırlığını gördükçe biraz yadırgamadan geçemiyorum.
Okula giden çocuklar artık defter kalemden çok klavye kullanıyorlar.Benim 2,5 yaşındaki kızım bile anne babasını bilgisayar başında görünce bilgisayardan Baby TV izlemek istediği için ' Bebitiiiii!!!' diye gelip ekranın karşısına oturuyor!
Halihazırda çalışmayan bir eski beyaz yakalı olarak evde interneti haber alma - verme ve bilgi kaynaklarına ulaşma amacıyla kullanıyorum.  Araştırdığım kategoriler eskiden kitaplardan edinilen bilgiler:
Sağlıkla ,yemek tarifleri, know how (bir işi nasıl yapmak gerektiğine dair bilgiler), çocuk bakımı vs...Bu yönden baktığınızda aslında artık kitaplara gerek kalmadığını ve internetin büyük bir bilgi hazinesi olduğunu düşünebilirsiniz... ama değil...
Bir kere kes yapıştır mantığı internette inanılmaz derecede yaygın...Site editörleri kendileri bir konuyu şahsen araştırıp yorumlamaktansa başka bir siteden hazır metinleri almayı tercih ediyorlar.Dolayısı ile belli bir konuda araştırma yaparken tıkladığınız sitelerin çoğu içerik olarak o konuda noktası virgülüne kadar aynı bilgileri size sunabiliyorlar.
Bunun dışında site editörleri,kitaplarda karşılaştığımız literer kurallara pek uymayarak yazdıkları metinlerde çokca anlam düşüklüğü,imla hatası ve eksik/yanlış bilgilendirme olmasına pek aldırmıyorlar.
Son olarak kitaplar halihazırda referans olarak verilebilmekte, ancak web siteleri resmi yazılarda referans olarak verilememekteler.
Dolayısı ile, evinizde fazlalık gibi görünen eski kitap ve ansiklopedileri gözden çıkarmayın. Ülkemizde artık bir kitap aşırı popüler değilse, yayınlandığı ilk sene baskısı bulunabiliyor, ancak ikinci seneden itibaren kitap piyasada yoka düşüyor.
Yani evinizdeki eski kitap ve ansiklopedileri bugün tekrar almak isteseniz alamayabilirsiniz. Yarın torunlarınız okulda ödev yaparken tüm arkadaşları internetteki kes kopyala metinlerle çalışırken, torununuz atmadığınız kitaplar sayesinde özgün bilgilere ulaşıp sizi minnetle anacaktır, emin olun...

Cuma, Kasım 12, 2010

Kurban Bayramı

Yine bir kurban bayramı geldi çattı…
Neden kurban kesilir,daha önce düşündünüz mü? Konu ile ilgili farklı inanışlar var, benim ilk etapta çevreden duyduğum kadarı ile aklıma gelenler:
- Çünkü Kur’an-ı Kerim’de vacip kılınmıştır
- Kurban etinin dağıtılması ile yapılacak hayır işi
- Kötülüklerden korunmak için kan dökmek gerek ( adak geleneği ile paralel bir görüş)
- Geleneğin yaşatılması
- Sırat köprüsünden geçmek için…
- Kurban kesmeseydik erkek çocuklar kurban edilecekti ( Hz. İbrahim’den günümüze ulaşan inanış-bunu 80 li yıllarda çocuk olan herkes arkadaşlarından duymuştur herhalde..)
Özetle yukarıdaki görüşlerden biri ya da birkaçına inanmak bizleri her yıl kurban kesmeye itiyor…Peki ya kurban kesilmese de kurban bedeli kadar yardım ihtiyaç sahiplerine iletilse? Kurban eti verilecek olan fakir bir ailenin çocuklarına et yerine kışlık palto ve ayakkabı alınsa? Hangisi daha etkili olur, çocukların iki gün et yemesi mi yoksa yıllarca kullanacakları yeni paltolara mı kavuşmaları?
Şimdi bunu okuyan kurban yanlısı okur diyecek ki: Tabii hem kurban kesmeli, hem de palto almalı.. Peki sen hiç bayram dışında bir günde ortada bir şey yokken fakir bir aileyi kurban bedeli kadar sevindirdin mi sevgili okur?Kendimizi kandırmayalım, bayramlar bizim senede iki kez gerçekten hayır işi yapmamız gerektiği konusunda aklımızı başımıza getiren dönemlerdir ve bu dönemlerden çok iyi faydalanmalıyız. Kurbanı kestim etini dağıttım demekle işin bitmemesi gerekiyor.
Ve hatta bir adım ileri gidip artık bu kurban kesimi işine bir son vermemiz gerekiyor.
Gazetelerde Münevver cinayeti gibi bir çok hunharca işlenmiş cinayet her gün 3. sayfaları süslüyor. Bu haberleri dehşet içinde okuyoruz değil mi?. Peki sevgili okur, böyle kanlı cinayetler işlemeyi bu insanlar nasıl beceriyorlar hiç düşündün mü? :Şiddet, tanık olunduğu oranda insanlara yakın gelir. Eğer bir toplumda kurban bayramında kan ve katliam normal sayılır ve herkesin gözü önünde icra edilirse, bu sahnelere tanık olan çocuklar elbette ki şiddeti normal sayarlar ve böyle cinayetler işleyebilirler.
Her yıl kurban bayramında gazete okumam, TV seyretmem ben… Çünkü görmek istemeyeceğim çağdışı görüntüler yayınlanacaktır medyada…Ama bu ülkede bu görüntülerden kaçamazsınız ki… Kurban bayramında kurtulsanız bile, bu sefer başka bir gün bir açılış sırasında vinçle ayağından asılan bir dananın acılar içinde kafasının kesilmesine tanık olursunuz.
Sonuç olarak unutmayın ki hayır yapmanın çok daha medeni, etkili ve çağdaş yolları var.Kuran’ın insanlığa ulaştığı senelerde halk açlık çektiği için et armağan etmek gayet geçerli bir hayır işiydi. Ama bu yüzyıllar önceydi, modern fakirin ihtiyaçları değişti.
Bu arada kurban/adak kesimine sizi iten sebep kan dökme ihtiyacıysa kusura bakmayın, ama kanı akan masum bir hayvanın eziyeti ne sizi ne de ailenizi korur. Siz gelin kan dökme ihtiyacınızı uyandıran sebep ne ise onunla ilintili bir konuda bağış yapın. Mesela bir kaza atlattınız da kurtuldunuz diye kurban mı keseceksiniz? Kurban bedelini kadar parayı kaza mağdurlarına sahip çıkan bir kuruluşa bağışlayın. Hem siz rahatlayın, hem de bağışınız sizin kadar şanslı olamayan birisine umut olsun..
İyi bayramlar…