Bu blogda uzun zamandir yazmadigimi hatirlatan bir izleyicim, sandigimin aksine, yazdiklarimi okuyanlarin da oldugu gercegiyle yuzlestirdi beni. Tabiiki cok sevindim. Yinede, temelsiz desteksiz yararsiz konulara hatta hurafelere bile yorum yazan yurdum insani, okusa da her halde 'cevre' konusu kendisine ters geldigi icin sadece okuyor (umarim).
Bu kez, cevre felaketinin ne oldugunu fotograflarla cok guzel bir sekilde gosteren, "Deepwater Horizon" petrol platformu kazasina iliskin, "Boston Globe" gazetesinin web sitesinden alinmis bir linki BLOG umuza koyuyorum.
http://www.boston.com/bigpicture/2010/05/disaster_unfolds_slowly_in_the.html
Ozet Bilgi:
"Deepwater Horizon", deniz dibinden petrol cikartmaya yarayan Meksika korfezinde bulunan. 4000 kadar petrol platformlarindan birisidir. Isletme sorumlulugu "British Petrol" firmasina aitdir. 20.Nisan.2010 tarihinde, platform once infilak etmis sonra da ters donup batmistir. Bu kazada, 11 kisi hayatini kaybetmis, yangin gunlerce devam etmis, deniz dibinde acilan petrol kuyusunda denize karisan ham petrol sizintisini durdurmak bu ana kadar mumkun olamamistir. Gunde 5000 varil kadar ham petrol denize karismaya devam etmektedir. Kaza sonucu meydana gelen maddi hasar ve bosa akmakta olan petrol bedeli tamamen haric tutulmak kaydiyla, cevreye verilen hasar ve zararin 100 (yuz) milyar ABD dolarini coktan astigi tahmin edilmektedir.
Gunlugumuze hos geldiniz
Bu günlük, çevre sorunları ağırlıklı olarak düzenlenmiştir.
Konu ilginizi çekiyorsa yazar olarak da katkıda bulunabilirsiniz. Yazarların, yazı içeriklerinin orijinal (kendi gözlemlerine dayanan) fikirlerden oluşmasını bekleriz. Kes -yapıştır veya link vererek gönderilen yazıların yayınlanma şansı çok azdır.
Özlük haklarını zedeleme potansiyeli olan, din, politika gibi subjektif ve yoruma açık konularda yazmak isterseniz, burası sizin icin uygun yer DEĞİLDİR.
Her durumda, yazarın fikirleri bizim icin bağlayıcı olmayıp, sonuçları tamamen kendi sorumluluğundadır.
V. Onur
Konu ilginizi çekiyorsa yazar olarak da katkıda bulunabilirsiniz. Yazarların, yazı içeriklerinin orijinal (kendi gözlemlerine dayanan) fikirlerden oluşmasını bekleriz. Kes -yapıştır veya link vererek gönderilen yazıların yayınlanma şansı çok azdır.
Özlük haklarını zedeleme potansiyeli olan, din, politika gibi subjektif ve yoruma açık konularda yazmak isterseniz, burası sizin icin uygun yer DEĞİLDİR.
Her durumda, yazarın fikirleri bizim icin bağlayıcı olmayıp, sonuçları tamamen kendi sorumluluğundadır.
V. Onur
Cumartesi, Mayıs 15, 2010
Salı, Ağustos 04, 2009
Yine Cinarlar

Degerli okuyucular (eger okuyan varsa)
Bu gun (04.Agustos.2009), aksam uzeri Kadikoydeki Besiktas vapur iskelesinden gecerken, coktandir kurumaya birakilmis 2 cinar agacinin, sonunda, tamamen kurumus olan dallarinin kesilerek adeta totem kazigi gibi bir duruma getirilmis oldugunu uzulerek gordum. Hemen etrafinda/ yakininda genc arkadaslar, ellerinde brosurlerle, cevreci 'Yesil baris' (onlar oyle soylemiyor tabii- kavrama onem ve hava az birazda gizem kattiklarini varsayarak - grin pis- demeyi yegliyorlar) orgutu hakkinda uye kaydetmeye ugrasiyorlar. Hemen yani baslarinda kurumus tahrip olmus agaclar onlari hic ilgilendirmiyor.
Kurumus ve dallari kesilmis (yakinda dibinden kesecekleri belli) cinarlardan birisinin fotografini sizlerle paylasmak istedim.
Korktugum sey, butun dunyanin, cevre bilinci yukselirken, ulkemizin insaninin gittikce artan bir sekilde cevreye karsi duyarsiz ve bilincsiz bir tavir takinmasi. Oyle olmasa, 30-40 yil once dikilmis olan golgesinde huzur buldugumuz o guzelim agaclarin yok olusuna duyarsiz kalmazlardi.
Gelecek yazimda, sehir icinde cok azi kalmis olan agaclarimizin gelecegi konusunda yazacagim.
V. Onur
Salı, Şubat 05, 2008
Kablosuz modemlerden yayinlanan radyo dalgalari sagliginiza zarar verebilirmi.
Is RF exposure from Wi-Fi routers hazardous to your health? by ZDNet's Rik Fairlie -- A few months ago, I offered to install a Wi-Fi router for a friend so she could use her laptop anywhere in her home. My friend is a self-employed writer, and a fidgety one at that, so I thought she’d snap up the offer immediately. Instead, she said all those radio waves terrified her; she [...]
Bal arilarini kurtarmak icin cep telefonunu feda edermisiniz
Would you give up wireless services to save the bees? How about to save money? by ZDNet's Mitch Ratcliffe -- Something strange is happening to honey bees. They seem to be getting lost while they are away from their hives, leaving queen bees and immature workers alone, without food, in a syndrome called "Colony Collapse Disorder." The thing is, these insects are the ultimate in social producers, pollinating plants and crops that account for up [...]
Cumartesi, Ocak 26, 2008
Atik pil konusunda ..(2)

Degerli okuyucularim,
Gecen yazimizda, atik pillerin cevreye verdigi zararin, toplumumuz bilincinde henuz kalici bir uyari niteligi tasimadigini belirtmistim. Bu, icinde bulundugumuz zaman kesitine ait olan bir durum tesbitidir. Gelecek gunlerde, toplum icinde bu cevre dusmanina karsi duyarlik derecemizin yukselecegine inaniyorum.
Icinde bulundugumuz oransal duyarsizligin nedeni, atik pil kavraminin, toplumsal yasamimiza oldukca gec girmesinden dogmaktadir.
Belli bir yasin uzerindeki okuyucularimiz, atik konusu olan pillerin bir kac on yil once, oldukca az kullanilan bir malzeme oldugunu animsayacaklardir. Bunun nedeninin, pillerin neredeyse tamaminin el fenerlerinde ve daha yakin zamanlarda cok azinin pilli transistorlu radyolarda kullanilmaya baslanmis olmasi, ve bu tip kullanimin cevre kirlilik rizikosu tasiyabilecek bir atik mikdari olusturmamasidir.
Gunumuzde ise, pil kullaniminin, cok degisik elektronik cihazlarda eskisiyle kiyaslanmiyacak kadar artmasi nedeniyle, atik pil konusu butun sonuclari ile beraber onemli bir cevre sorunu halini almistir.
Bu konuya tekrar donecegiz.
Gecen yazimizda belirtigimiz dilegimizi tekrarliyor ve, ATIK PILLERINIZI, sokaklara, agac diplerine cop tenekelerine atmayiniz; biriktirip, ATIK PIL TOPLAMA kutularina atmayi bir vatandaslik ve insanlik gorevi olarak uygulayiniz.
V. Onur
Çarşamba, Ocak 23, 2008
Atik pil konusuna gerekli ozeni gosteriyormuyuz (1)
Degerli okurlarim,
Bize belletilen dusunme yonteminden olsa gerek, yasamsal bir olgu, bir sure ama oldukca kisa bir sure bellegimizde yer tutuyor, ancak ne kadar yasamsal olursa olsun kisa vadede kisisel yararimizi olumsuz etkileme potansiyeli yok gibi gorunuyorsa, konu olguya karsi duyarsizlasiyoruz.
Tukenmis pillerin, yerlere atilmasinin dogaya verdigi zarar konusu da bu olgulardan sadece birisi.
Bir yerden, bir adet atik kalem pilin, 4 (dort) metrekup topragi zehirledigine iliskin bir sey duymustum. Bu rakam dogrumudur bilemem ama bir sey gercek, o da pilin uretiminde kullanilan maddelerin dogaya zarar verdigi.
O gunden beri ne zaman yerde bir atik pil gorsem, onu yerden alip ilk gordugum atik pil konteynerine atmaya calisirim.
Boylece dogayi koruma konusunda uzerime dusen kucuk ama sonucu buyuk bir gorevi yerine getirmis olduguma inanirim.
Bu konuya tekrar deginmek uzere simdilik hosca kalin derken, lutfen atik pillerinizi seyrekde olsa bulunabilen pil konteynerine atmaya ozen gostermenizi rica ederim.
Bu konudaki goruslerinizi bildirmeyi de ihmal etmeyiniz.
Bize belletilen dusunme yonteminden olsa gerek, yasamsal bir olgu, bir sure ama oldukca kisa bir sure bellegimizde yer tutuyor, ancak ne kadar yasamsal olursa olsun kisa vadede kisisel yararimizi olumsuz etkileme potansiyeli yok gibi gorunuyorsa, konu olguya karsi duyarsizlasiyoruz.
Tukenmis pillerin, yerlere atilmasinin dogaya verdigi zarar konusu da bu olgulardan sadece birisi.
Bir yerden, bir adet atik kalem pilin, 4 (dort) metrekup topragi zehirledigine iliskin bir sey duymustum. Bu rakam dogrumudur bilemem ama bir sey gercek, o da pilin uretiminde kullanilan maddelerin dogaya zarar verdigi.
O gunden beri ne zaman yerde bir atik pil gorsem, onu yerden alip ilk gordugum atik pil konteynerine atmaya calisirim.
Boylece dogayi koruma konusunda uzerime dusen kucuk ama sonucu buyuk bir gorevi yerine getirmis olduguma inanirim.
Bu konuya tekrar deginmek uzere simdilik hosca kalin derken, lutfen atik pillerinizi seyrekde olsa bulunabilen pil konteynerine atmaya ozen gostermenizi rica ederim.
Bu konudaki goruslerinizi bildirmeyi de ihmal etmeyiniz.
Pazar, Eylül 30, 2007
ATM atik fisleri cevreyi kirletiyor
Bilmem banka ATM lerinde islem yaptiktan sonra makinanin urettigi bilgi fislerini icine atabileceginiz bir kutu aradinizmi.
Eger Is bankasi, Ziraat bankasi, Finans bank ve bu kolayliga sahip ismini animsayamadigim diger bankalarin ATM cihazlarinda islem yapmis iseniz., ATM cihazina bagli yada yaninda, bir sekilde fisleri atabileceginiz bir kutu yada bolum bulundugunu gormus olmalisiniz. Ancak bu bolum yada kutular cogunlukla agzina kadar dolu oldugundan fisi bu kutu yada bolume atmaktan cok tikmaya calisirsiniz.
Ornegin, Kadikoydeki, Besiktas vapur iskelesinde bulunan Is bankasi ATM makinasinda, makinaya entegre edilmis kagit kutusu, icine tikilan maddeler nedeniyle, artik kullanilmaz hale gelmis. Haliyle, bilgi fisleri de yerlerde cop olarak ucusuyor.
Kutu icine sikismis olan atik fisleri, uclarindan tutup cekerek kagit atmak icin acilmis yarik seklideki agzindan kucuk bir caki ile cikartip, 5 metre ileride Vapur iskelesinin girisindeki cop kutusuna atma girisiminde bulundum. Once bir miktar atik fis arkasindan da akliniza gelebilecek her turlu kagit, plastik atiklar cikmaya basladi. Neler yoktu ki, sigara paketleri, ciklet kutulari, ilac kutulari ve de ilac
kaselerinin icine yerlestitirildigi plastik yuva seklindeki ambalajlar.
Bundan iki sonuc cikardim.
Birincisi; vatandas, bu kutulari bilerek yada bilgisizligi nedeniyle amaci disinda kullaniyor ;
Ikincisi ise; bu ATM makinalarina para koymak icin gelen banka gorevlileri, makinayi actiklarinda atik kagit bulumune ulastiklari halde (oyle oldugunu dusunuyorum), bu atik kagitlari her nedense bosaltmiyorlar.
Ulkemizde bir cok seyin amac disi kullanilmasi neredeyse hastalik duzeyinde. Bunu, bir pratik zeka gostergesi olarak sunan , yada algilayanlarimiz da az degil. Benim kisisel gorusum, bu olgunun, cok acik sekilde halkimizin cagdas uygarlik duzeyine
ulasma ihtimalinin olmamasi ile ilgili bir sey oldugu.
Banka ilgililerinin atik kutusunu bosaltmamasi ise, ancak kendilerinin bilebilecegi bir nedene dayanabilir. Ben sadece tahminde bulunabilirim ki, bu da iki olasiliga isaret ediyor.
Birincisi; para koymakla gorevli banka elemani, atik kutusunu bosaltmak isini "cop" toplamak gibi sufli bir is olarak algiladigindan bu isi yapmayi kendine yediremiyor. Cok buyuk ihtimalle de, bankanin insan kaynaklari is tarifinde bu konu pas
gecilmis olabilir.
Ikincisi; banka ilgilileri, yuce halkimizin atik kutusunu inatla amac disi kullanimi ile basa cikamayip artik isi oluruna birakmis olabilirler.
Ornegin Besiktasdaki Ziraat bankasinin girisinde bulunan ATM sinin atik fis kutusu ise hemen hemen daima dolu ve yerlerde de atilmis fisler bulunmakta idi. Atik kutusunun bankanin hemen cikisindaki ATM nin yaninda olmasi ve de benzer bir goruntu sergilemesi ise, bankanin bu kutuya gerekli, ilgiyi gostermedigi tahmininde bulunmamiza neden oluyor. Bir ara bu kutunun paslanmis durumdaki kapagi kanirtilmis ve icindeki atik fisler yerlere dokulmus vaziyette uzun sure oylece kaldiktan sonra yeni bir kutu konularak daha derli toplu bir hale getirildi.
Bankalarin, atik fislerle cevrenin kirletilmesine mani olmak amacindan yola cikarak tesis ettikleri fis atik kutularini, tam aksi sonuc doguracak sekilde kullanilmasina bir care bulabileceklerini umuyorum.
Eger Is bankasi, Ziraat bankasi, Finans bank ve bu kolayliga sahip ismini animsayamadigim diger bankalarin ATM cihazlarinda islem yapmis iseniz., ATM cihazina bagli yada yaninda, bir sekilde fisleri atabileceginiz bir kutu yada bolum bulundugunu gormus olmalisiniz. Ancak bu bolum yada kutular cogunlukla agzina kadar dolu oldugundan fisi bu kutu yada bolume atmaktan cok tikmaya calisirsiniz.
Ornegin, Kadikoydeki, Besiktas vapur iskelesinde bulunan Is bankasi ATM makinasinda, makinaya entegre edilmis kagit kutusu, icine tikilan maddeler nedeniyle, artik kullanilmaz hale gelmis. Haliyle, bilgi fisleri de yerlerde cop olarak ucusuyor.
Kutu icine sikismis olan atik fisleri, uclarindan tutup cekerek kagit atmak icin acilmis yarik seklideki agzindan kucuk bir caki ile cikartip, 5 metre ileride Vapur iskelesinin girisindeki cop kutusuna atma girisiminde bulundum. Once bir miktar atik fis arkasindan da akliniza gelebilecek her turlu kagit, plastik atiklar cikmaya basladi. Neler yoktu ki, sigara paketleri, ciklet kutulari, ilac kutulari ve de ilac
kaselerinin icine yerlestitirildigi plastik yuva seklindeki ambalajlar.
Bundan iki sonuc cikardim.
Birincisi; vatandas, bu kutulari bilerek yada bilgisizligi nedeniyle amaci disinda kullaniyor ;
Ikincisi ise; bu ATM makinalarina para koymak icin gelen banka gorevlileri, makinayi actiklarinda atik kagit bulumune ulastiklari halde (oyle oldugunu dusunuyorum), bu atik kagitlari her nedense bosaltmiyorlar.
Ulkemizde bir cok seyin amac disi kullanilmasi neredeyse hastalik duzeyinde. Bunu, bir pratik zeka gostergesi olarak sunan , yada algilayanlarimiz da az degil. Benim kisisel gorusum, bu olgunun, cok acik sekilde halkimizin cagdas uygarlik duzeyine
ulasma ihtimalinin olmamasi ile ilgili bir sey oldugu.
Banka ilgililerinin atik kutusunu bosaltmamasi ise, ancak kendilerinin bilebilecegi bir nedene dayanabilir. Ben sadece tahminde bulunabilirim ki, bu da iki olasiliga isaret ediyor.
Birincisi; para koymakla gorevli banka elemani, atik kutusunu bosaltmak isini "cop" toplamak gibi sufli bir is olarak algiladigindan bu isi yapmayi kendine yediremiyor. Cok buyuk ihtimalle de, bankanin insan kaynaklari is tarifinde bu konu pas
gecilmis olabilir.
Ikincisi; banka ilgilileri, yuce halkimizin atik kutusunu inatla amac disi kullanimi ile basa cikamayip artik isi oluruna birakmis olabilirler.
Ornegin Besiktasdaki Ziraat bankasinin girisinde bulunan ATM sinin atik fis kutusu ise hemen hemen daima dolu ve yerlerde de atilmis fisler bulunmakta idi. Atik kutusunun bankanin hemen cikisindaki ATM nin yaninda olmasi ve de benzer bir goruntu sergilemesi ise, bankanin bu kutuya gerekli, ilgiyi gostermedigi tahmininde bulunmamiza neden oluyor. Bir ara bu kutunun paslanmis durumdaki kapagi kanirtilmis ve icindeki atik fisler yerlere dokulmus vaziyette uzun sure oylece kaldiktan sonra yeni bir kutu konularak daha derli toplu bir hale getirildi.
Bankalarin, atik fislerle cevrenin kirletilmesine mani olmak amacindan yola cikarak tesis ettikleri fis atik kutularini, tam aksi sonuc doguracak sekilde kullanilmasina bir care bulabileceklerini umuyorum.
Pazar, Ağustos 19, 2007
Cinarlar - 3
Sizlere, Kadikoydeki Besiktas vapur iskelesi meydaninda bulunan ve uzerlerine tel zimba ile tutusturulan uyduruk ilanlar nedeniyle berelenen cinar agaclarinin durumundan daha onceki bloglarimda bahsetmistim.
O gunden beri Besiktasa gecmek icin vapur beklerken, cebimdeki anahtar veya kucuk cakiyi kullanarak, cinarlara saplanmis tel zimbalari azar azar yerinden soktum.
Gecen cuma, gorebildigim son bir kac tel zimba yi ve cikmasi zor gibi gorulen bir civiyi de cikardim. Civi ilk bakista kerpetensiz cikmayacak gibi duruyordu. Ancak cikacagini umit etmesemde parmaklarimla oynatinca, agacin kendini savunmak icin, civiyi altinda bir tumor benzeri cikinti olusturarak disari atmaya calistigini hayretle gordum. Tumor benzeri cikintinin altina cakiyi sokup yukari dogru kanirtinca civi yerinden cikti. Boylece, gorebildigim kadariyle agaclarin uzerindeki civi ve tel zimbalarin tamamini temizlemis oldum.
Ben bu isleri yaparken, ne yaptigimi merak eden herkesden sorulara muhatap oldum.
Gorunuste herkes agaca birseyler cakmanin yanlis oldugu fikrinde birlesiyor. Buna karsilik
> Hic kimse bana yardim etmeyi yada gorebildigim kadariyle cakili duran civi yada benzeri seyleri temizlemeye calismiyor.
> Mademki herkes agaca bu tip seylerin cakilmasinin zararli oldugunu kabul ediyor, o halde bu agaclara bu civileri kim cakiyor.
Bu biraz bana, secim oncesi milyonlarin miting meydanlarinda hukumeti candan elestirir gorunup, secimlerde, ayni hukumete % 47 oyla iktidari teslim etmesine benziyormus gibi geldi.
Ne dersiniz Ulus olarak buyuk bir takiyyenin gizli ortaklarimiyiz ne ?..
O gunden beri Besiktasa gecmek icin vapur beklerken, cebimdeki anahtar veya kucuk cakiyi kullanarak, cinarlara saplanmis tel zimbalari azar azar yerinden soktum.
Gecen cuma, gorebildigim son bir kac tel zimba yi ve cikmasi zor gibi gorulen bir civiyi de cikardim. Civi ilk bakista kerpetensiz cikmayacak gibi duruyordu. Ancak cikacagini umit etmesemde parmaklarimla oynatinca, agacin kendini savunmak icin, civiyi altinda bir tumor benzeri cikinti olusturarak disari atmaya calistigini hayretle gordum. Tumor benzeri cikintinin altina cakiyi sokup yukari dogru kanirtinca civi yerinden cikti. Boylece, gorebildigim kadariyle agaclarin uzerindeki civi ve tel zimbalarin tamamini temizlemis oldum.
Ben bu isleri yaparken, ne yaptigimi merak eden herkesden sorulara muhatap oldum.
Gorunuste herkes agaca birseyler cakmanin yanlis oldugu fikrinde birlesiyor. Buna karsilik
> Hic kimse bana yardim etmeyi yada gorebildigim kadariyle cakili duran civi yada benzeri seyleri temizlemeye calismiyor.
> Mademki herkes agaca bu tip seylerin cakilmasinin zararli oldugunu kabul ediyor, o halde bu agaclara bu civileri kim cakiyor.
Bu biraz bana, secim oncesi milyonlarin miting meydanlarinda hukumeti candan elestirir gorunup, secimlerde, ayni hukumete % 47 oyla iktidari teslim etmesine benziyormus gibi geldi.
Ne dersiniz Ulus olarak buyuk bir takiyyenin gizli ortaklarimiyiz ne ?..
Cumartesi, Ağustos 18, 2007
Iklimler degisiyor
Bu yil, 2007 yazi butun dunya icin dogal felaketlerle dolu olarak geciyor.
Turkiye de bu, asiri sicaklar olarak gozlendi. Istanbul' un benim hatirladigim kadariyla hic gormedigi golgede 40 derece C sicakliklar, arada bir gorulmek degil, sik sik gundeme geldi. Bunun dogal sonucu olarak, kuraklik ve arkasindan, susuzluk geldi. Tarim urunleri baglarda bahcelerde sicaktan yandi. Fiyatlari anormal derecede yukseldi. Bu arada hukumet enflasyonun Temmuz ayinda negatif ("0" in altinda yuzde iki) oldugunu aciklayarak hepimizle alay etmege devam etti.
Bu gun Agustos ayinin 18 i ve halen 32 derece C sicaklikta her tarafimizdan ter fiskiriyor.
Istanbul' a su saglayan barajlarin kimisi tamamen kurudu, kimisi ise dibine gelmek uzere. Belediye baskani bir Melen cayi masali anlatarak milleti kandiriyor. Basin ve televizyonlar Melen cayinin asiri kirlenme ve suyunun yetersizligi nedeniyle, kendi cevresine bile su veremedigini yazdi. Aniden bu konu da gundemden dustu. Bu cesit sansurlerle halkin gercegi gormesi engelleniyor. Zman zaman degisik semtlerde temizlik yada tamir bahaneleri ile su kesintisi uygulaniyor. Basin ve televizyonlar suskun.
Ulke genelinde, hidro elektrik santrallara su saglayan barajlarin asiri seviye kaybi nedeniyle devreye sokulan dogal gaz mobil santrallari ise yetersiz. Elektrik kesintleri Ankarada semt semt gezdirilerek uygulanirken, Istanbulda tamir bahanesiyle
duzensiz olarak degisik semtlerde kesinti uygulaniyor.
Kayitlar icin soyluyorum, 5-10 gun once, Turkiyenin tukenmez kaliteli su kaynagi olarak ovundugu Manavgat selalesi kurudu. Televizyonlarda milyonlarca insan bu inanilmaz goruntuleri dehset icinde seyretti. Daha sonra olayin nedeninin bu sudan beslenen Taspinar barajinda su seviyesinin kuraklik nedeniyle asiri dusmesi ve Manavgat cayinin suyunun tamaminin bu baraja yonlendirilmek zorunda kalinmasi nedeniyle meydana geldigi anlasildi. Ancak, bu aciklama durumun vehametini hafifletmiyor. O Manavgat selalesi ki, bir sene oncesine kadar, suyunu Israile satarak artanini da Kibris a baglayarak gelir ve stratejik ustunluk elde etme hayalleri kuruyorduk .
Yine kayitlar icin soyluyorum, o siralarda es zamanli olarak Ankarada barajlarda su kalmadigi icin, sular kesilmisti. Onceleri iki gun su verilip iki gun su verilmemesi esasina dayanan bir duzenleme dusunuldu isede, ilk kesintinin arkasindan verilen suyun su borularini patlatmasi nedeniyle, butun sular sokaklarda akarak heba oldu. Sonunda Mamak ve cevresinde 10-12 gun sure ile hic su alamadi. Diger semtler de en iyi durumda on gunden az olmayan bir sure ile susuz kaldilar. Belediye baskani I. Melih Gokcek' in sacmalamalarini hem basindan hem televizyonlardan dehsetle izledik. En az bir hafta sure ile bu zata en agir sekilde yuklenen basin, henuz sorun devam ederken agiz birligi etmiscesine konuyu gundemden bir anda dusurdu.
Olan biten butun rezalete karsin, bu zatin istifa kelimesini bile telaffuz etmemesi hayret verici bir olgu idi. Bu sirada, Hurriyet gazetesinden kose yazari Emin Colasan in isine son verilmesi bu zati son derece buyuk sevinclere gark etmis olmaliki, hemen gazete ve televizyonlarda boy gosterip, Emin Colasanin isine son verilmesi nedeniyle ne kadar memnun oldugunu kendince esprili bir dille ve siritarak ifade etti. Suregiden su rezaletine ise deginmedi bile. O Emin Colasan ki, Ankara belediyesinde bu zatin yaptigi yolsuzluklari ve yonetim hatalarini belgeleriyle yillarca ispat ededurmustu.
Cok seyler oldu bu siralarda,
Resmi kayitlara gore 17000 kisi kaybettigimiz 17 Agustos 1999 depreminin yil donumunde Peru da 7.9 siddetinde bir deprem oldu. Su siralarda hasar ve can kaybi tesbitleri halen devam ediyor. 600 kadar olu oldugu soyleniyor. Yogun yerlesim bolgesinin cok fazla olmadigi Peru da bu bile yeteri kadar yuksek bir can kaybi. Bu gun ise, Sili, Endonezya ve Japonyada depremler olmus. Agustos ayinda Pakistanda sel felaketi oldu. Akillara durgunluk verecek sayida insan evsiz barksiz ve yardima muhtac durumda. Can kaybi yuzler civari.
Irak'i sorarsaniz hic sormayin, yerel can kayiplari bir milyona dogru hizla yukseliyor... derken.
Bu sabah erken saatlerde Lefkosa dan kalkan Atlas jet' e ait bir ucak iki hava korsani tarafindan Iran yada Suriyeye kacirilmak istendi, Pilot ucagi Antalya hava alanina indirdi. Olay saat 13?00 civarinda hava korsanlarinin teslim olmasi ile kan dokulmeden sona erdi.
Hayirlisi..
V. Onur
Turkiye de bu, asiri sicaklar olarak gozlendi. Istanbul' un benim hatirladigim kadariyla hic gormedigi golgede 40 derece C sicakliklar, arada bir gorulmek degil, sik sik gundeme geldi. Bunun dogal sonucu olarak, kuraklik ve arkasindan, susuzluk geldi. Tarim urunleri baglarda bahcelerde sicaktan yandi. Fiyatlari anormal derecede yukseldi. Bu arada hukumet enflasyonun Temmuz ayinda negatif ("0" in altinda yuzde iki) oldugunu aciklayarak hepimizle alay etmege devam etti.
Bu gun Agustos ayinin 18 i ve halen 32 derece C sicaklikta her tarafimizdan ter fiskiriyor.
Istanbul' a su saglayan barajlarin kimisi tamamen kurudu, kimisi ise dibine gelmek uzere. Belediye baskani bir Melen cayi masali anlatarak milleti kandiriyor. Basin ve televizyonlar Melen cayinin asiri kirlenme ve suyunun yetersizligi nedeniyle, kendi cevresine bile su veremedigini yazdi. Aniden bu konu da gundemden dustu. Bu cesit sansurlerle halkin gercegi gormesi engelleniyor. Zman zaman degisik semtlerde temizlik yada tamir bahaneleri ile su kesintisi uygulaniyor. Basin ve televizyonlar suskun.
Ulke genelinde, hidro elektrik santrallara su saglayan barajlarin asiri seviye kaybi nedeniyle devreye sokulan dogal gaz mobil santrallari ise yetersiz. Elektrik kesintleri Ankarada semt semt gezdirilerek uygulanirken, Istanbulda tamir bahanesiyle
duzensiz olarak degisik semtlerde kesinti uygulaniyor.
Kayitlar icin soyluyorum, 5-10 gun once, Turkiyenin tukenmez kaliteli su kaynagi olarak ovundugu Manavgat selalesi kurudu. Televizyonlarda milyonlarca insan bu inanilmaz goruntuleri dehset icinde seyretti. Daha sonra olayin nedeninin bu sudan beslenen Taspinar barajinda su seviyesinin kuraklik nedeniyle asiri dusmesi ve Manavgat cayinin suyunun tamaminin bu baraja yonlendirilmek zorunda kalinmasi nedeniyle meydana geldigi anlasildi. Ancak, bu aciklama durumun vehametini hafifletmiyor. O Manavgat selalesi ki, bir sene oncesine kadar, suyunu Israile satarak artanini da Kibris a baglayarak gelir ve stratejik ustunluk elde etme hayalleri kuruyorduk .
Yine kayitlar icin soyluyorum, o siralarda es zamanli olarak Ankarada barajlarda su kalmadigi icin, sular kesilmisti. Onceleri iki gun su verilip iki gun su verilmemesi esasina dayanan bir duzenleme dusunuldu isede, ilk kesintinin arkasindan verilen suyun su borularini patlatmasi nedeniyle, butun sular sokaklarda akarak heba oldu. Sonunda Mamak ve cevresinde 10-12 gun sure ile hic su alamadi. Diger semtler de en iyi durumda on gunden az olmayan bir sure ile susuz kaldilar. Belediye baskani I. Melih Gokcek' in sacmalamalarini hem basindan hem televizyonlardan dehsetle izledik. En az bir hafta sure ile bu zata en agir sekilde yuklenen basin, henuz sorun devam ederken agiz birligi etmiscesine konuyu gundemden bir anda dusurdu.
Olan biten butun rezalete karsin, bu zatin istifa kelimesini bile telaffuz etmemesi hayret verici bir olgu idi. Bu sirada, Hurriyet gazetesinden kose yazari Emin Colasan in isine son verilmesi bu zati son derece buyuk sevinclere gark etmis olmaliki, hemen gazete ve televizyonlarda boy gosterip, Emin Colasanin isine son verilmesi nedeniyle ne kadar memnun oldugunu kendince esprili bir dille ve siritarak ifade etti. Suregiden su rezaletine ise deginmedi bile. O Emin Colasan ki, Ankara belediyesinde bu zatin yaptigi yolsuzluklari ve yonetim hatalarini belgeleriyle yillarca ispat ededurmustu.
Cok seyler oldu bu siralarda,
Resmi kayitlara gore 17000 kisi kaybettigimiz 17 Agustos 1999 depreminin yil donumunde Peru da 7.9 siddetinde bir deprem oldu. Su siralarda hasar ve can kaybi tesbitleri halen devam ediyor. 600 kadar olu oldugu soyleniyor. Yogun yerlesim bolgesinin cok fazla olmadigi Peru da bu bile yeteri kadar yuksek bir can kaybi. Bu gun ise, Sili, Endonezya ve Japonyada depremler olmus. Agustos ayinda Pakistanda sel felaketi oldu. Akillara durgunluk verecek sayida insan evsiz barksiz ve yardima muhtac durumda. Can kaybi yuzler civari.
Irak'i sorarsaniz hic sormayin, yerel can kayiplari bir milyona dogru hizla yukseliyor... derken.
Bu sabah erken saatlerde Lefkosa dan kalkan Atlas jet' e ait bir ucak iki hava korsani tarafindan Iran yada Suriyeye kacirilmak istendi, Pilot ucagi Antalya hava alanina indirdi. Olay saat 13?00 civarinda hava korsanlarinin teslim olmasi ile kan dokulmeden sona erdi.
Hayirlisi..
V. Onur
Pazar, Şubat 18, 2007
Cinarlar - 2
Ertesi gun
Kadikoydeki Besiktas vapur iskelesi onundeki kucuk alanda bulunan bir cinar agacinin basina gelenleri daha once sizinle paylasmistim.
Ertesi gunlerde meydanin kenarinda ayakta kalmis cinar agaclarinin durumunu da gormek istedim... ve uzulerek soylemeliyim, agaclarin hemen hepsinin ilgisizlik kelimesinin anlatamiyacagi kadar buyuk bir ihmalin kurbani olduklarini uzulerek gordum.
Alanin guney kenarinda iskele binasina yakin olan ilk agac, elektrik tellerinin baglanmasi icin matkaplarla delinmis ve icinden gecen kablolarin olusturdugu tahribat nedeniyle kurumus durumda. Bu konuda soylenecek o kadar cok sey var ki. onun yerine bu kurutulmus cinari da kendi kendine devrilmeden kendi gozunuzla gormenizi oneririm. Yaziyla tarif edilemiyecek kadar kotu bir durumda.
Hemen yanindaki cinar agaci ise daha baska bir sekilde tahrip edilmis. Sanirim kagit el ilanlari yada ufak boyutta bez ilanlari tutturmak icin, agacin govdesine yuzlerce tel zimba cakilmis. Aklimdan bir pens ile gelip bu zimbalari sokmek geldi ise de, bilincsizlerin suregiden vandalliklarina karsi ancak romantik bir tedbir olacagini dusundum. Diger taraftan. bu eyleme sahit olanlar tarafindan en hafif degimiyle usutuk olarak damgalanacagim da emindim. Bu nedenlerle dusundugum seyi uygulamakdan uzulerek vazgectim.
Bu tahribatin nasil onlenecegini ise bir bilen varsa soylesin.
Daha sonra meydandaki diger cinarlarin durumlari hakkinda tekrar yazmak umidiyle...hoscakalin.
V. Onur
Kadikoydeki Besiktas vapur iskelesi onundeki kucuk alanda bulunan bir cinar agacinin basina gelenleri daha once sizinle paylasmistim.
Ertesi gunlerde meydanin kenarinda ayakta kalmis cinar agaclarinin durumunu da gormek istedim... ve uzulerek soylemeliyim, agaclarin hemen hepsinin ilgisizlik kelimesinin anlatamiyacagi kadar buyuk bir ihmalin kurbani olduklarini uzulerek gordum.
Alanin guney kenarinda iskele binasina yakin olan ilk agac, elektrik tellerinin baglanmasi icin matkaplarla delinmis ve icinden gecen kablolarin olusturdugu tahribat nedeniyle kurumus durumda. Bu konuda soylenecek o kadar cok sey var ki. onun yerine bu kurutulmus cinari da kendi kendine devrilmeden kendi gozunuzla gormenizi oneririm. Yaziyla tarif edilemiyecek kadar kotu bir durumda.
Hemen yanindaki cinar agaci ise daha baska bir sekilde tahrip edilmis. Sanirim kagit el ilanlari yada ufak boyutta bez ilanlari tutturmak icin, agacin govdesine yuzlerce tel zimba cakilmis. Aklimdan bir pens ile gelip bu zimbalari sokmek geldi ise de, bilincsizlerin suregiden vandalliklarina karsi ancak romantik bir tedbir olacagini dusundum. Diger taraftan. bu eyleme sahit olanlar tarafindan en hafif degimiyle usutuk olarak damgalanacagim da emindim. Bu nedenlerle dusundugum seyi uygulamakdan uzulerek vazgectim.
Bu tahribatin nasil onlenecegini ise bir bilen varsa soylesin.
Daha sonra meydandaki diger cinarlarin durumlari hakkinda tekrar yazmak umidiyle...hoscakalin.
V. Onur
Cumartesi, Şubat 17, 2007
Iskele meydanindaki cinarlar
17/2/2007
Bu 2007 yili kisi cok sicak geciyor biliyorsunuz. Istanbulda adeta col havasi yasaniyor. Havalar gunduzleri cok sicak, geceleri ise oldukca soguk, aynen sahra colunde oldugu gibi. Gunduz ile gece arasindaki isi farki cok buyuk, yagis yok hava cok kurak.
Gecenlerde boyle bir gunde, Besiktas' a gecmek uzere Kadikoydeki vapur iskelesine vardigimda vapur yeni kalkmis ve bir sonraki vapura yarim saat kadar vakit vardi. Iskelenin onundeki alanin kuzey kenarina dizilmis oturma banklarinin yola dogru olanlarindan birisine oturup vapur gelinceye kadar vakit gecirmek istedim.
Gokyuzu masmavi, hava soguk ve ruzgarli. Kis mevsimini cagristiran bulutlar, yagmur veya cisentiden eser yok.
Gozum tam onumdeki cinar agacina takildi, zira agacin govdesinin dallarina yakin kisminda sallanan camasir ipine benzeyen mavi bir ip parcasi, esen ruzgara karsin agactan dusmuyordu. Yaklasip yakindan baktigimda, ipin agac govdesine cakilmis bir civiye bagli oldugunu gordum. Civi de ipi sikistiracak sekilde egildigi icin, elimle ipi cikartamadigim gibi oldukca iri olan civiyi de yerinden oynatmam mumkun olmadi. Bu arada dikkatle bakinca, agacin uzerine cakilmis benzeri en az yuz civi gordum. Yani agac Japon Yakuza cetelerinin oldurme sistemine benzer bir sekilde oldurulmeye calisiliyordu.
Bildiginiz gibi bu civiler (ben o zamana kadar dallara ip sarilarak yapiliyor saniyordum) abuk subuk reklam afislerinin iplerini baglanmak amaciyla cakiliyor. O bez parcalari toplanirken civiler oldugu yerde kaliyor yeni afisler icin yeni civiler cakiliyor. sonucda benim gordugum manzara olusuyor.
O anda aklimdan iki sey gecti. Ilki Kadikoy belediyesinin en azindan cagdas gorusu temsil eden bir parti tarafindan yonetiliyor olmasi ve buna ragmen cevre bilincinden yoksunlukta digerlerini aratmadigi idi. Ikinci konu ise, evden derhal bir kerpeten alip yarindan tezi yok bu civileri agactan cikartmakla ise baslamakti.
Ertesi gun kerpeteni bulamadigim icin civileri cikartamadim. Daha sonraki gun vapura yetismek acelesi ile kerpeten yanimda oldugu halde civileri cikartmaya vakit bulamadim. Daha sonraki gun geldigimde ise agacimizin belediye iscileri tarafindan kokunden kesilmis oldugunu uzulerek gordum. En az 40 yillik bir cinar agacini bilincsizce katletmislerdi.
Lafa gelince, cevreyi kirletenlere ates puskuren ve astronomik para cezalari kesen resmi makamlarin, gercekte cevre bilincine ve bu konuda ictenlige sahip olup olmadigini bu yaziyi tesadufen okuyanlarin takdirine birakiyorum.
Konu ile ilgili yazilarima gercek olgulara gondermelerde bulunarak devam etmek istiyorum.
V. Onur
Bu 2007 yili kisi cok sicak geciyor biliyorsunuz. Istanbulda adeta col havasi yasaniyor. Havalar gunduzleri cok sicak, geceleri ise oldukca soguk, aynen sahra colunde oldugu gibi. Gunduz ile gece arasindaki isi farki cok buyuk, yagis yok hava cok kurak.
Gecenlerde boyle bir gunde, Besiktas' a gecmek uzere Kadikoydeki vapur iskelesine vardigimda vapur yeni kalkmis ve bir sonraki vapura yarim saat kadar vakit vardi. Iskelenin onundeki alanin kuzey kenarina dizilmis oturma banklarinin yola dogru olanlarindan birisine oturup vapur gelinceye kadar vakit gecirmek istedim.
Gokyuzu masmavi, hava soguk ve ruzgarli. Kis mevsimini cagristiran bulutlar, yagmur veya cisentiden eser yok.
Gozum tam onumdeki cinar agacina takildi, zira agacin govdesinin dallarina yakin kisminda sallanan camasir ipine benzeyen mavi bir ip parcasi, esen ruzgara karsin agactan dusmuyordu. Yaklasip yakindan baktigimda, ipin agac govdesine cakilmis bir civiye bagli oldugunu gordum. Civi de ipi sikistiracak sekilde egildigi icin, elimle ipi cikartamadigim gibi oldukca iri olan civiyi de yerinden oynatmam mumkun olmadi. Bu arada dikkatle bakinca, agacin uzerine cakilmis benzeri en az yuz civi gordum. Yani agac Japon Yakuza cetelerinin oldurme sistemine benzer bir sekilde oldurulmeye calisiliyordu.
Bildiginiz gibi bu civiler (ben o zamana kadar dallara ip sarilarak yapiliyor saniyordum) abuk subuk reklam afislerinin iplerini baglanmak amaciyla cakiliyor. O bez parcalari toplanirken civiler oldugu yerde kaliyor yeni afisler icin yeni civiler cakiliyor. sonucda benim gordugum manzara olusuyor.
O anda aklimdan iki sey gecti. Ilki Kadikoy belediyesinin en azindan cagdas gorusu temsil eden bir parti tarafindan yonetiliyor olmasi ve buna ragmen cevre bilincinden yoksunlukta digerlerini aratmadigi idi. Ikinci konu ise, evden derhal bir kerpeten alip yarindan tezi yok bu civileri agactan cikartmakla ise baslamakti.
Ertesi gun kerpeteni bulamadigim icin civileri cikartamadim. Daha sonraki gun vapura yetismek acelesi ile kerpeten yanimda oldugu halde civileri cikartmaya vakit bulamadim. Daha sonraki gun geldigimde ise agacimizin belediye iscileri tarafindan kokunden kesilmis oldugunu uzulerek gordum. En az 40 yillik bir cinar agacini bilincsizce katletmislerdi.
Lafa gelince, cevreyi kirletenlere ates puskuren ve astronomik para cezalari kesen resmi makamlarin, gercekte cevre bilincine ve bu konuda ictenlige sahip olup olmadigini bu yaziyi tesadufen okuyanlarin takdirine birakiyorum.
Konu ile ilgili yazilarima gercek olgulara gondermelerde bulunarak devam etmek istiyorum.
V. Onur
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)