Gunlugumuze hos geldiniz

Bu günlük, çevre sorunları ağırlıklı olarak düzenlenmiştir.

Konu ilginizi çekiyorsa yazar olarak da katkıda bulunabilirsiniz. Yazarların, yazı içeriklerinin orijinal (kendi gözlemlerine dayanan) fikirlerden oluşmasını bekleriz. Kes -yapıştır veya link vererek gönderilen yazıların yayınlanma şansı çok azdır.

Özlük haklarını zedeleme potansiyeli olan, din, politika gibi subjektif ve yoruma açık konularda yazmak isterseniz, burası sizin icin uygun yer DEĞİLDİR.

Her durumda, yazarın fikirleri bizim icin bağlayıcı olmayıp, sonuçları tamamen kendi sorumluluğundadır.

V. Onur















Salı, Aralık 21, 2010

Yemek mi ' Zıkkım ' mı?


   Facebook,Twitter gibi uygulamalar ve hayatımızın bir parçası haline gelen yarışma programları sayesinde sokaktaki adam  'celebrity' haline geldi.Andy Warhol :'The day will come when everyone will be famous for fifteen minutes' lafı ile ne kadar da haklıymış değil mi? Birkaç yıldır TV'de gösterilen yetenek,yemek,dans ve ses yarışmaları kendi  tek günlük meşhurlarını yarattı. Ayrıca gazetelerin 3. sayfaları da kendi şöhretlerini yaratmak konusunda TV ve internetten çok daha önce büyük başarılara imza attılar.

   Bir kaç haftadır TV'deki ' Yemekteyiz' programını izleyerek tek günlük şöhretleri anlamaya çalışıyorum.Ayrıca yabancı kanallardaki benzer yarışma programlarını da takip ederek ülkemizdeki ve yurtdışındaki tek günlük şöhretlerin psikolojilerini karşılaştırmaya çalışıyorum.

  Yarışmaları izlerken, yabancı kanallardaki yarışmacılar ile türk kanallarındakiler arasında tavır ve duruş konularında büyük bir fark olduğunu gördüm. Yabancı yarışmacılar birbirlerinin işlerini överek,rakip olmalarına rağmen diğer yarışmacıların beğendikleri yönlerini öne çıkarırken, türk yarışmacılar inanılmaz ölçüsüz şekillerde birbirlerini eleştiriyorlar. Ayrıca türk yarışmacıların birbirlerine karşı yaptıkları eleştiriler sadece yarışma konusu olan alanda da değil, resmen kişisel konularda oluyor..Sanırım ne kadar ölçüsüz olunursa o derecede öne çıkılacağı düşünülüyor.
 
  Ayrıca şunu farkettim ki yabancı kanallarda yarışmacılar yarışma çerçevesinde eğlenmeyi hedefliyorlar. Türk yarışmacılar ise yarışmayı hayatlarının odak noktası haline getirerek gözleri dönmüş şekilde 'kazanmak için her yol mübah' mantığı ile hareket ediyorlar.
   
  Türk yarışmacılar derken bu insanları genellemek haksızlık olacağından farklı özellikle kitlelerin katıldığı bölümleri seyretmeye gayret ettim.Fakat üzülerek gördüm ki başı  açık, başı kapalı,müslüman,ermeni,heteroseksüel,homoseksüel...katılan hemen her  tür ve anlayıştan yarışmacı benzer davranışları gösteriyordu.
  
   Gözlemlediğim gerçekler beni bir hayli şaşırtmışken bu bakış açısının aslında sosyal hayatımızın her kademesinde mevcut olduğunu da üzülerek farkettim.Sadece tek günlük şöhretler değil ama eline kendisini ifade gücü geçiren çoğu insanın maalesef  ölçüsüz bir şekilde öne çıkmaya çalıştığını gördüm.

  Alçakgönüllülük,olgunluk,insan sevgisi, merhamet...bunlar tüm dünyada erdem olarak çocuklara aktarılan değerlerdir. Ancak maalesef bugün geldiğimiz noktada yurtdışında bu erdemlerin maalesef ülkemizden daha fazla yaşatıldığını gözlemliyorum.
  
  Görünen o ki ülkemiz insanının asırlardır yaşatmaktan gurur duyduğu  'türk- islam sentezi erdemler' bugün gelinen noktada artık laftan ibaretler...Tavırlarda oluşan bu değişikliği yaşanan sosyal çöküşün habercisi  olmaya aday değişiklikler...Gazetelerin 3. sayfalarında özellikle çocuklara karşı işlenen suçların son yıllarda ne kadar arttığını siz de farkettiniz mi? Cehalete bağlı olarak değişen değerler,tavırlar,anlayış,duruş...işte bunların bütünü işin sonunda gelinen nokta: Suç, hem de en adisinden,en şerefsizinden...

2 yorum:

V. Onur dedi ki...

Bilgecigim,
Cok guzel bir noktaya cok guclu bir ifade kullanarak deginmissin. Sosyal sorunlarla dolu bir dunyada yasiyoruz. Bize dusen, dayanmak, direnmek, pes etmemek. Duyarli olacagiz ama gucumuzu yitirmiyecegiz.

Sevgiler
Vural

. dedi ki...

Babacığım,
Beğendiğine çok çok sevindim.Çok teşekkür ederim. Bugün yazıya biraz daha fine tuning yaptım, ama içeriği aynı kaldı. Bazı ifadeler düşük ve kendini tekrarlayan cinstendi, bunları düzelttim.
Bu arada bu kadar pesimist yazmak istemezdim ama maalesef bu yazıda yazılanlara inanıyorum.
Sevgiler
Bilge